14 Mayıs 2013 Salı

Korku dolu bir çift göz

Bana sorulan her soruya öyle ya da böyle bir cevap verebileceğimi düşünürdüm. Ya da “bilmiyorum” der cevap verme görevini başkasına bırakırdım...
Ama bu sefer bir soruya cevap veremediğim için kendimi berbat hissettim.Daha evvel içime böyle oturan bir soru oldu mu, beni bu kadar utandırdı mı bilmiyorum.Sadece kendi adıma değil herkes adına utandım.

Cumartesi günü Beşiktaş’ın İnönü Stadı’na veda maçının öncesinde artık alışık olduğumuz polisin “biber gazı” ile müdahalesini yaşadık...

Eylemlerde orantılı (!) gaz kullanımına zaten alışığız.Hatta eylem haberi yapmaya giderken yanına gaz maskesi almayan muhabir, kameraman yoktur.Eyleme katılanlar da bunu biliyor artık yanlarında pankartlarla,dövizlerle beraber limon da getiriyorlar...
Ama çoluk çocuk ailecek beraber gidilen bir maç öncesi bu denli biber gazına maruz kalacağını kimse düşünmemiştir.
İnönü'deki son maç olduğu için Beşiktaş o gün çok kalabalıktı haliyle. Müthiş bir coşku vardı...
Ve o coşku, biber gazının dumanının altında kaldı, kayboldu...
Üstelik şehrin merkezinde birçok insanın yolunun düştüğü yerde yaşandı hepsi.Olayların başlangıcına,nedenine,nasılına hiç girmeyeceğim...
Benim anlatacağım şey korku dolu bir çift göz...

O gün, kalabalıktan ve gazdan uzaklaşmaya çalışırken, annesiyle dumanın, kargaşanın ortasında kalmış ağlayan 6-7 yaşlarında bir kız gördüm...
Panik halinde telefonla konuşan annesinin yanında hıçkırıklara boğulmuştu..
Sadece o yoldan geçmek istemişlerdi ama doğru zamanda doğru yerde değillerdi.Nereden bileceklerdi ki Beşiktaş'ın savaş alanına döneceğini!
Yanlarına yaklaştım. O sırada annesinin de o hengamede hamile olan kız kardeşini kaybettiğini onu aradığını öğrendim.O telaşla bir de kızını sakinleştirmeye çalışıyordu.
Eğildim minik kızın elini tuttum
“Ağlama yok bir şey merak etme” dedim.
İç çeke çeke: “Ama silah atıyorlar” dedi.Biber gazının atılma sesini silah sanmıştı.Gerçi o gün havaya ateş de edilmişti ama o minik neyse ki onu görmemişti.
"Hayır" dedim "Silah atmıyorlar, o biber gazının atılma sesi"…Sanki bu affedilebilir bir şeymiş,olabilirmiş gibi kendi dediğime kendim de şaşarak…
"Boğazım,burnum,gözlerim çok yandı,gaz yuttum çok acıyor" dedi..
"Evet" dedim "Biraz yakar ama merak etme geçecek hiçbir şey olmayacak tamam mı biraz yakacak ama geçecek"…
"Tamam" dedi sonra bir ok gibi sapladı sorusunu “Tamam ama peki neden gaz atıyorlar?”
…..

Sustum...
Annesiyle göz göze geldik. Verecek cevap bulamamıştım.
Sadece sessizlik…
Ne cevap verecektim şimdi, ne söyleyecektim?
Ne deyip korkusunu azaltabilirdim?
Annesiyle gezmeye çıkan o minik kıza bu yaşadıklarını nasıl açıklayacaktım?
“Canım bizde adet böyledir polis karşıdakini pek insan yerine koymaz,çoluk çocuk düşünmeden verir gazı. Bizde 5 kişi bir arada yürürse toplu gösteri olur, toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefetten önce yersin gazı sonra fark etmeden terörist olursun. Memleketin biber gazı bol, hem organikmiş takılma, alış şimdiden daha çok yiyeceksin…” mı diyecektim?
Sadece sustum sonra da bir şeyler geveledim.

Yanından ayrıldıktan sonra o gözler, o soru aklımdan bir türlü çıkmadı...
Neydi bizi bu hale getiren? Artık çocuklarımızı sokakta bile koruyamayacak mıydık?
Nasıl geldik bu hale, nasıl alıştık böyle?
Üstelik daha bir kaç saat önce Reyhanlı’daki patlama haberini almıştık henüz ne olduğunu bile kavrayamamıştım. Bir yanda onun iç sıkıntısı daraltırken ruhumu,yine ne oluyor,bitmeyecek mi bu ülkenin acı çeken,gülmeyen hali,devletlerin politikasının (!) bedelini neden insanlar ölerek ödüyorlar diye düşünürken…
Üstüne o korku içindeki gözler baktı gözlerime…
Doğru söylemiştim boğazının acısı geçecekti ama söylediklerim eksikti.
Boğazını, gözlerini yakan gazın acısı geçecek ama o gün yaşadığı o korku hiç aklından çıkmayacak. O kare kazınacak hafızasına. Büyüdükçe geride kalacak ama hep kalacak. Ne zaman bir polis görse kalp atışları hızlanacak...

Ve biz yine unutacağız, her seferinde daha çok alışacağız.
Olaylar dinip stata doğru yürüdüğümde ise aklımda tek soru vardı.
O güzel gözlü kıza, yeni doğacaklara nasıl bir ülke bırakıyorduk biz böyle?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder